1997 yılına kadar batılı devletlerin taşeron üretimlerini yapan uzak doğu ülkeleri çok ciddi büyüme oranlarına ulaştılar. Borsaları sürekli yükseliyor, sıcak para sayesinde yalancı bir bahar yaşıyorlardı. Batı sermayesi ucuz iş gücü, yüksek verimlilik sebebiyle bu ülkelere yatırım yapıyor. Bu ülkelerde ürettiklerini ihraç ederek ciddi bir büyüme oranı yaşıyorlardı. Ekonomilerindeki bu büyüme ucuz kredi ile halka da yansıyordu. Borç para ile refah mutlaka büyük sıkıntılara sebep olacaktı ve oldu da… Bu inanılmaz çıkışın düşüşü de inanılmaz olmalıydı fakat bunun için bir sebep gerekiyordu. Bu sebep borsa spekülatörlerinin en bilineni George Soros’du tabi ki…
Kriz Başlıyor.
Zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür. Uzak Doğu Asya ülkelerinin en zayıf halkası Filipinler ve Tayland’dı. Tabi ki bu zincir de en zayıf halkasından kopmalıydı. Kriz öncesi hiçbir uzman makro dengelere baktığında bir kriz çıkabileceğini düşünmüyordu. Fakat 1990’yılından itibaren Amerika Merkez Bankası FED faizlerini yavaş yavaş yükseltmeye başlamıştı. Dolar dünya çapında değerleniyordu fakat bir çok uzak doğu ülkesi para birimlerini dolara endekslemişlerdi. Doların çıkması dolaylı olarak bu ülkelerinden paralarının değerlenmesi anlamına geliyordu. Değerli para birimi bu ülkelerin tüm ihracat avantajını kaybetmelerine sebep oldu.1996 yılında ihracat rakamları düşüşe geçti. Bu süreç 1997 yılına kadar devam etti. İhracata, kısa vadeli borca dayalı ekonomiler bu durgunluğa dayanamazdı. Önce Tayland, sonra Filipinler devalüasyon kararları aldı.
Kriz Yaygınlaşıyor
Doğu Asya ekonomileri bir birlerine sıkı sıkıya bağlı ekonomilerdi. Batı sermayeyi sağlar onlar üretir. İhraç ederler ve büyürler. Hızlı büyüyen ekonomilerde balonlar oluşur. Hızlı giren para çoğu malın değerinin de hızlı artmasına sebep olur. Özellikle emlak ve finans piyasalarının artmasına sebep olur. Uzak Doğu’da 1997’e kadar olanlarda aşağı yukarı bunlardı. Tayland ve Filipinler’den yaşanan krizler diğer ülkeleri de sırayla etkilemeye başladı. Endonozya, Malezya ve özellikle Güney Kore bu süreçten çok ciddi şekilde etkilendiler.
IMF’nin Krize Müdahale Etmesi
18 Temmuz !997 yılında IMF, acil fonlama mekanizması ile Filipinler’e 1 Milyar Dolar kredi verdi. Tabi ki hiçbir şeye çözüm olmayacaktı. Daha sonra IMF ve Malezya anlaşacaktı. IMF, 17 Milyar dolarlık kredinin karşılığında Malezya’dan 42 finans kuruluşunu kapatmasını, vergileri artırmasını içeren bir dizi şartlar sunmuştu. Çaresiz Malezya bu şartları kabul ederken, batılı borsa simsarlarını ve isim vererek George Soros’u suçluyordu.
Tüm Uzak Doğu borsaları bu süreçte çökerken, faizler yükseliyordu. Hong Kong faizleri %300’e çıkarıyordu.
IMF bu sefer daha büyük rakamlar daha ağır reçetelerle Endonezya’ya giriyordu. 40 Milyar dolar yardım karşılığında 16 bankayı kapatmasını istemişti. Tayland’da ise 56 finans kuruluşunun kapatılmasını istemişti. Tayland’da kapanan bu şirketlerde 30 Bin beyaz yaka çalışan işsiz kalacaktı.
Doğu Asya ülkelerinin en büyüklerinden Güney Kore 57 Milyar dolar IMF kredisi ile bu süreci atlatmayı denerken. Japonya’nın en büyük bankalarından Hokkaido Takushoku iflasını açıklıyordu.
Krizin Diğer Ülkeler Yansıması
1997 Asya Krizinin Rusya Üzerindeki Etkisi
1997 yılında Uzak Doğu’da başlayan kriz tüm dünyada ekonomileri üstünde domino etkisi yapacaktı. 1998 Yılında bu zincirin en önemli halkası kırılacak 1998 Rusya Ekonomik Krizi başlayacaktı. Boris Yeltsin’in bu krizi yönetemediğini düşünen Rus Halkı Vladimir Putin’i devlet başkanı olarak seçecek ve 21. Yüzyılın en önemli adamlarından dünyaya siyaset arenasında görünmesine sebep olacaktı.
1997 Asya Krizinin ABD Üzerindeki Etkisi
Kriz sonrası Asya borsalarındaki batı sermayesi hızlıca çıkarak Asya ekonomisini yıkarken, tüm paralar ABD borsalarına akıyordu. 1997-2000 yılı arasında özellikle Nasdaq endeksi tarihinin en hızlı yükselişlerinden birine şahit olmuştur. Nasıl Asya ülkelerinin çıkışının bir sonu varsa Amerikan borsalarının da çöküşü olacaktı. Adına dot-com bubble yada Türkçe adıyla dot-com balonu Mart 200 yılında patlayacaktı.
1997 Asya Krizinin Türkiye Üzerindeki Etkisi
1994’de çok büyük bir kriz yaşayan ülke toparlanma aşamasına geçerek yeni bir küresel kriz ile karşı karşıya kalıyordu. Siyasi istikrarsızlık, yüksek enflasyon ve bitmeyen krizlere alışık olan Türkiye krizin ilk yılında çok etkilenmedi. Ancak bir yıl sonra Asya krizi Rusya’yı vurduğunda tam anlamıyla ekonomisi durma noktasına geldi. Türkiye’nin en önemli ihracat ortağı Rusya’ya ile ticareti durma noktasına gelince başta tekstil sektörü olmak üzere zincirleme olarak tüm sektörler etkilenmiştir. 1999 Yılında çok büyük ekonomik kriz beklenirken bir başka kriz Türkiye’yi vuruyordu. Deprem nedeniyle bir dizi vergilerin gelmesi, maddi yardımlar ülke ekonomisini bir yıl daha devam ettirse de önce 2000 yılı ABD borsalarının çöküşü ve likidite problemleri Türkiye ekonomisini ancak Şubat 2001’e kadar taşıdı. Ve 1997 yılında başlayan kriz 2001 yılında Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizine giden yolu açtı.